Çağdaş Sözlük

vesıyyet ~ وصيت

Yeni Türkçe Kamus - vesıyyet ~ وصيت maddesi. Sayfa: 812 - Sira: 23

Yeni Türkçe Kamus, 1928 yılında hazırlanmış Raif Necdet Kestelli Sözlüğü; vesıyyet maddesi. osmanlıcada vesıyyet ne demek, vesıyyet anlamı manası, vesıyyet osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte vesıyyet hakkında bilgi. Arapça vesıyyet ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada vesıyyet anlamı

Yeni Türkçe Kamus - وصيت vesıyyet ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..

vesıyyet ~ وصيت güncel sözlüklerde anlamı:

vasît ::: (a. s.) : aracı, hakem.

vasiyyet ::: (a. i. c. : vesâyâ) : bir kimsenin öldükten sonra yapılmasını istediği şey. Rükn-i vasiyyet : vasiyete delâlet eden şeyler.

vasiyyet-bi-l-galle ::: huk. [eskiden] bir kimsenin birine bir mülkünün, meselâ akarının gailesini vasiyet etmesi, [bu vasiyet, hem mûsînin hîn-i ve-fâtındaki mevcut gaileye, hem de musâleh saS oldukça tahaddüs edecek gailelere masruf olur]

vasiyyet-bi-l-haec ::: huk. [eskiden] bir kimsenin vefatından sonra nâmına haccedilmesi için yaptığı vasiyet, [sülüs-i mâlinden muteber olur]

vasiyyet-bi-l-muhâbât ::: huk. [eskiden] bir malı deîer fiyatından noksan ile satılmak üzere yapılan vasiyet [dörtyüz lira kıymetinde olan bir evin muayyen bir şahsa üç yüz liraya satılmasını vasiyet gibi]

vasiyyet-bi-s-sehm ::: huk. [eskiden] bir kimsenin bir şahsa veya bir cihete terikesinden lâalettâyin bir sehim vasiyet etmesi ki vereseden hiç birinin senimden zait olmamak üzere terikenin altıda biri musâleh'e âit olur.

vasiyyet-bi-s-semere ::: huk. [eskiden] bir kimsenin birine bağ ve bahçe gibi bir mülkünün semeresini vasiyet etmesi.

vasiyyet-bi-s-süknâ ::: huk. [eskiden] bir akarın süknâsını muayyen bir kimseye vasiyet etme. [terekenin üçte birinden muteber olurl.

vasiyyet-bi-sülüs-il mâl ::: huk. [eskiden] bir kimse tarafından : "malının üçte birini filân kimseye veya filân cihete vasiyet ettim" diye yapılan vasiyet,

vasiyyet-bi-ş-şart ::: huk. [eskideni bir şart ile mukayyet olan vasiyet. [meselâ : bir kimsenin : "ailemin nezdinde ikamet etmek üzere filân kadına yüz lira veriniz" diye vasiyet etmesi gibi.

vasiyyet-i gayri mürsela ::: huk. [eskiden] nısıf ve sülüs gibi bir kesir ile mukayyet olarak vuku' bulan vasiyet, [terikenin dörtte birini vasiyet gibi.]

vasiyyet-i muallaka ::: huk. [eskiden] şarta talik olunan vasiyet, [meselâ hasta olan bir kimse : "eğer ben bu hastalıktan ölürsem filân zâta şu kadar lira veriniz" demesi gibi]

vasiyyet-i mukayyede ::: huk. muayyen bir hâdise ile veya bir vakit ile yahut bir mekân ile takyîd-edilen vasiyet.

vasiyyet-i mutlaka ::: huk. muayyen bir hâdise ile, bir vakit veya mekân ile takyîd edilmiyen vasiyet.

vasiyyet-i mürsele ::: huk. [eskideni müşabihin miktarı muayyen olan yânî sülüs ve rubu' gibi bir kesirle mukayyet olmıyan vasiyet, [muayyen bir evi vasiyet gibi]

vasiyyet-li-l-ecnebî ::: huk. [eskiden] bir kimsenin vârisinden gayrî bir şahsa yaptığı vasiyet, [bu vasiyet müsînin vârisleri bulunduğu takdirde terikenin sülüsünden, bulunmadığı takdirde tamâmından muteber olur]

vasiyyet-li-l-vâris ::: huk. [eskiden] bir kimsenin kendi vârislerinden birine yaptığı vasiyet, [diğer veresenin icazetine mevkuf bulunur]

vasiyyet ::: vasiyet

vasît ::: (a. s.) aracı, hakem.