Çağdaş Sözlük

borç ~ بورج

Yeni Türkçe Kamus - borç ~ بورج maddesi. Sayfa: 167 - Sira: 13

Yeni Türkçe Kamus, 1928 yılında hazırlanmış Raif Necdet Kestelli Sözlüğü; borç maddesi. osmanlıcada borç ne demek, borç anlamı manası, borç osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte borç hakkında bilgi. Arapça borç ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada borç anlamı

Yeni Türkçe Kamus - بورج borç ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..

borç ~ بورج güncel sözlüklerde anlamı:

BORç ::: Geri verilmek niyetiyle ihtiyaç sahiplerine verilen para. Müslümanlıkta faizle borç vermek haramdır, günahtır. Borcunu ödiyemiyecek durumda onların borçlarını bağışlamak veya so aya bırakmak sevaptır. Borcunu ödeyebilecek durumda olanlar da borçlarını zamanında ödemelidirler. Ödeyemiyecek olanlar da zamanından önce alacaklıya durumlarını bildirmelidir ki, o da işlerini ona göre ayarlasın. İslâm'da devletin vazifelerinden biri de borçlulara yardımcı olmaktır.

BORç ::: Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki:

Sadakalar (zekâtlar) Allahü teâlâdan bir farz olarak, fakirlere (nafakasından fazla fakat nisâb miktarından az malı olana), miskînlere (bir günlük nafakasından fazla bir şeyi olmayan müslümana), zekât memurlarına, müellefe-i kulûba (kalbleri İslâm'a ısındırılmak istenenlere) efendisinden kendisini satın alıp, borcunu ödeyince âzâd, serbest olacak kölelere, borçlulara, cihâd ve hac yolunda olup muhtac kalanlara, kendi memleketinde zengin ise de bulunduğu yerde yanında mal kalmamış olan ve çok alacağı varsa da alamayıp, muhtaç kalanlara verilir. (Tevbe sûresi: 60) (Hazret-i Ebû Bekr devrinde müellefe-i kulûba zekât verilmesine lüzum kalmadı. Bu sebeple zekât diğer yedi sınıftaki müslümanlara verilmektedir.)

Ey îmân edenler! Belirli bir vâde ile birbirinize borçlandığınız zaman, onu yazın (sened yapın)... (Bekara sûresi: 282)

Kendisi veya çoluk çocuğu muhtâc iken veya borcu var iken verilen sadaka kabûl olmaz. Borç ödemek; sadaka vermekten, köle âzâd etmekten ve hediye vermekten daha mühimdir... (Hadîs-i şerîf-Sahîh-i Buhârî)

En iyiniz, borcunu iyi ödeyeninizdir. (Hadîs-i şerîf-Keşf-ül-Hafa)

Acele etmek şeytandandır. Beş şey bundan müstesnâdır: Kızını evlendirmek, borcunu ödemek, cenâze hizmetlerini çabuk yapmak, misâfiri doyurmak, günâh yapınca hemen tövbe etmek. (Hadîs-i Şerîf-Tirmizî)

Bir kimse, malı olduğu hâlde, borcunu ödemeği bir saat geciktirirse, zâlim ve âsî olur. Borç ödememek öyle bir günâhtır ki, uykuda bile durmadan yazılır. (Seyyid Alizâde)

BORç ::: Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki:

Sadakalar (zekâtlar) Allahü teâlâdan bir farz olarak, fakirlere (nafakasından fazla fakat nisâb miktarından az malı olana), miskînlere (bir günlük nafakasından fazla bir şeyi olmayan müslümana), zekât memurlarına, müellefe-i kulûba (kalbleri İslâm'a ısındırılmak istenenlere) efendisinden kendisini satın alıp, borcunu ödeyince âzâd, serbest olacak kölelere, borçlulara, cihâd ve hac yolunda olup muhtac kalanlara, kendi memleketinde zengin ise de bulunduğu yerde yanında mal kalmamış olan ve çok alacağı varsa da alamayıp, muhtaç kalanlara verilir. (Tevbe sûresi: 60) (Hazret-i Ebû Bekr devrinde müellefe-i kulûba zekât verilmesine lüzum kalmadı. Bu sebeple zekât diğer yedi sınıftaki müslümanlara verilmektedir.)

Ey îmân edenler! Belirli bir vâde ile birbirinize borçlandığınız zaman, onu yazın (sened yapın)... (Bekara sûresi: 282)

Kendisi veya çoluk çocuğu muhtâc iken veya borcu var iken verilen sadaka kabûl olmaz. Borç ödemek; sadaka vermekten, köle âzâd etmekten ve hediye vermekten daha mühimdir... (Hadîs-i şerîf-Sahîh-i Buhârî)

En iyiniz, borcunu iyi ödeyeninizdir. (Hadîs-i şerîf-Keşf-ül-Hafa)

Acele etmek şeytandandır. Beş şey bundan müstesnâdır: Kızını evlendirmek, borcunu ödemek, cenâze hizmetlerini çabuk yapmak, misâfiri doyurmak, günâh yapınca hemen tövbe etmek. (Hadîs-i Şerîf-Tirmizî)

Bir kimse, malı olduğu hâlde, borcunu ödemeği bir saat geciktirirse, zâlim ve âsî olur. Borç ödememek öyle bir günâhtır ki, uykuda bile durmadan yazılır. (Seyyid Alizâde)

Borç :::


  1. Geri verilmek üzere alınan veya ödenmesi gerekli para, başka bir şey
    Örnek: Vaktim yok, bana para bul, şu borcu ödeyeyim, söz verdim. P. Safa

  2. Birine karşı bir şeyi yerine getirme yükümlülüğü, vecibe
    Örnek: Vatan borcu biter bitmez ordayım. B. S. Erdoğan

  3. Borş.

  4. Bir iktisadi karar biriminin bir diğerine karşı ödemesi gereken para veya yerine getirmek zorunda olduğu yükümlülük.

  5. İki ya da daha çok kimseler arasında, karşılıklı olarak doğan yükümlerin tümünü belli eden türe bağı.T. : vecibe

borç ::: geri verilmek niyetiyle ihtiyaç sahiplerine verilen para , müslümanlıkta faizle borç vermek haramdır , günahtır , borcunu ödiyemiyecek durumda onların borçlarını bağışlamak veya sonraya bırakmak sevaptır , borcunu ödeyebilecek durumda olanlar da borçlarını zamanında ödemelidirler , ödeyemiyecek olanlar da zamanından önce alacaklıya durumlarını bildirmelidir ki , o da işlerini ona göre ayarlasın , islam'da devletin vazifelerinden biri de borçlulara yardımcı olmaktır

borç ::: kredi, ödev, ödünç, vecibe

BORÇ :::

Geri verilmek niyetiyle ihtiyaç sahiplerine verilen para. Müslümanlıkta faizle borç vermek haramdır, günahtır. Borcunu ödiyemiyecek durumda onların borçlarını bağışlamak veya sonraya bırakmak sevaptır. Borcunu ödeyebilecek durumda olanlar da borçlarını zamanında ödemelidirler. Ödeyemiyecek olanlar da zamanından önce alacaklıya durumlarını bildirmelidir ki, o da işlerini ona göre ayarlasın. İslâm'da devletin vazifelerinden biri de borçlulara yardımcı olmaktır.