gaye ~ غايه
Yeni Türkçe Kamus - gaye ~ غايه maddesi. Sayfa: 540 - Sira: 21
Yeni Türkçe Kamus, 1928 yılında hazırlanmış Raif Necdet Kestelli Sözlüğü; gaye maddesi. osmanlıcada gaye ne demek, gaye anlamı manası, gaye osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte gaye hakkında bilgi. Arapça gaye ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada gaye anlamı
Yeni Türkçe Kamus - غايه gaye ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..
gaye ~ غايه güncel sözlüklerde anlamı:
GAYE ::: Maksad, kasdedilen, netice, sonuç.(Her şeyin vücudunun müteaddit gayeleri ve hayatının müteaddit neticeleri vardır. Ehl-i dalâletin tevehhüm ettikleri gibi dünyaya, nefislerine bakan gayelere münhasır değildir. Tâ, abesiyyet ve hikmetsizlik içine girebilsin. Belki her şeyin gayât-ı vücudu ve netaic-i hayatı üç kısımdır. Birincisi ve en ulvisi Sani'ine bakar ki; o şeye taktığı hârika-i san'at murassaatını, Şâhid-i Ezelî'nin nazarına resm-i geçit tarzında arzetmektir ki, o nazara bir ân-ı seyyale yaşamak kâfi gelir. Belki, vücuda gelmeden, bilkuvve niyyet hükmünde olan istidadı yine kâfidir. İşte, seriüz-zeval lâtif masnuât ve vücuda gelmeyen, yâni sünbül vermeyen birer hârika-i san'at olan çekirdekler, tohumlar şu gayeyi bitemamiha verir. Faidesizlik ve abesiyyet onlara gelmez. Demek her şey; hayatiyle, vücudiyle Saniinin mu'cizat-ı kudretini ve âsâr-ı san'atını teşhir edip, Sultan-ı Zülcelâl'in nazarına arzetmek birinci gayesidir...İkinci kısım: Gaye-i vücut ve netice-i hayat: Zişuura bakar. Yâni, herşey Sâni-i Zülcelâlin birer mektub-u hakaik-nüma, birer kaside-i letafetnüma, birer kelime-i hikmet-edâ hükmündedir ki; melâike ve cin ve hayvanın ve insanın enzârına arzeder.. mütalâaya dâvet eder. Demek, ona bakan her zişuura ibretnüma bir mütalâagâhdır.Üçüncü kısım: Gaye-i vücut ve netice-i hayat: O şeyin nefsine bakar ki; telezzüz ve tenezzüh ve beka ve rahatlıkla yaşamak gibi cüz'î neticelerdir. Meselâ: Azîm bir sefine-i Sultaniyyede bir hizmetkârın dümencilik ettiğinin gayesi: Sefine itibariyle yüzde birisi kendisine, ücret-i cüz'iyyesine ait.. doksandokuzu Sultana ait olduğu gibi; herşeyin nefsine ve dünyaya ait gayesi bir ise, Sâni'ine ait doksandokuzdur. İşte bu teaddüd-ü gayattandır ki; birbirine zıt ve münâfi görünen hikmet ve iktisad, cud ve sehâ ve bilhassa nihayetsiz seha ile sırr-ı tevfiki şudur ki: Birer gaye nokta-i nazarında cud ve seha hükmeder. İsm-i Cevvad tecelli eder. Meyveler, hubublar; O tek gaye nokta-i nazarında bigayr-i hisâbdır. Nihayetsiz cûdu gösteriyor. Fakat, umum gayeler nokta-i nazarında; hikmet hükmeder. İsm-i Hakîm tecelli eder.. Bir ağacın ne kadar meyveleri var, belki her meyvenin o kadar gayeleri vardır ki; beyan ettiğimiz üç kısma tefrik edilir. Şu umum gayeler, nihayetsiz bir hikmeti ve iktisadı gösteriyor. Zıt gibi görünen nihayetsiz hikmet, nihayetsiz cud ile seha ile içtima ediyor. Meselâ: Asker ordusunun bir gayesi, te'min-i âsâyiştir. Bu gayeye göre ne kadar asker istersen var ve hem pek fazladır. Fakat, hıfz-ı hudut ve mücahede-i a'dâ gibi sair vazifeler için, bu mevcut ancak kâfi gelir. Kemâl-i hikmetle muvazenededir. İşte hükümetin hikmeti, haşmet ile içtima ediyor. O halde, o askerlikte fazlalık yoktur denilebilir... S.)
gaye ::: ("ga" uzun okunur, a. i. c. : gayât) : maksat, meram; netîce, son; hedef. Fevk-al-gaye : son derece, umulmadık kadar.
gaye ::: erişilmek istenen sonuç.
Gaye :::
- Amaç, hedef
Örnek: Para? O bir gaye değil, fakat harcamayı sevdiğim bir şey. H. E. Adıvar
gâye ::: amaç , maksad
gâye ::: amaç
gaye ::: (
gaye ::: amaç, erek, hedef, maksat, meram, murat, uğur, yol
GAYE :::