Çağdaş Sözlük

mukallid ~ مقلد

Yeni Türkçe Kamus - mukallid ~ مقلد maddesi. Sayfa: 749 - Sira: 9

Yeni Türkçe Kamus, 1928 yılında hazırlanmış Raif Necdet Kestelli Sözlüğü; mukallid maddesi. osmanlıcada mukallid ne demek, mukallid anlamı manası, mukallid osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte mukallid hakkında bilgi. Arapça mukallid ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada mukallid anlamı

Yeni Türkçe Kamus - مقلد mukallid ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..

mukallid ~ مقلد güncel sözlüklerde anlamı:

MUKALLiD ::: Benzemeye veya benzetmeğe çalışan. Taklid eden. * Bir şeyi boynuna takan, asan. * Kuşatan.

mukalkale ::: (a. s.) : surahi; şişe.

mukallid ::: (a. s. kald'den. c. : mukallidin) : 1) bir şeyi takan, kuşatan, boynuna asan. 2) taklitçi;

mukallid ::: taklitçi.

MUKALLiD ::: Mukallid olanların, müctehidin (Kur'ân-ı kerîmden ve hadîs-i şerîflerden hüküm çıkaran âlimlerin) sözüne göre hareket etmesi vâcibdir, gereklidir. (İbn-i Âbidîn)

Bir mukallid ne kadar âlim olursa olsun, önce gelmiş müctehidlerin bildirdiklerinin dışında ayrı bir ictihadda bulunamaz, yâni hüküm veremez. (İbn-i Melek)

Mukallidler için delîl, sened; fıkıh âlimlerinin yâni müctehidlerin sözleridir. (Muhammed Hâdimî)

2. İnanılacak şeylerin delillerini araştırmadan, anlamadan, sâdece anasından babasından duyarak îmân eden.

Mukallidin îmânı sahîhtir (doğrudur). Bunlar, farzı, vâcibi, sünneti, müstehâbı bilmez. Anasından, babasından gördüğü gibi inanır ve ibâdet eder. Bu gibilerin îmânından korkulur. (Kutbüddîn-i İznikî)

3. Fıkıh âlimlerinin yedinci derecesinde bulunan âlim.

Mukallid olan fıkıh âlimleri, mezheb imâmlarını taklid eder. Bu demektir ki, kendiliğinden söz söylemez. Onun sözü mezheb imâmının söylediği sözdür. (M. Sıddîk bin Saîd, İbn-i Âbidîn)

mukallid ::: taklitçi , taklid eden

mukallid ::: ‬taklitçi

mukalkale ::: (a. s.) surahi; şişe.

mukallid ::: (a. s. kald'den. c. : mukallidin) 1) bir şeyi takan, kuşatan, boynuna asan. 2) taklitçi;

MUKALLİD :::

Benzemeye veya benzetmeğe çalışan. Taklid eden. * Bir şeyi boynuna takan, asan. * Kuşatan