münacat ~ مناجات
Yeni Türkçe Kamus - münacat ~ مناجات maddesi. Sayfa: 756 - Sira: 27
Yeni Türkçe Kamus, 1928 yılında hazırlanmış Raif Necdet Kestelli Sözlüğü; münacat maddesi. osmanlıcada münacat ne demek, münacat anlamı manası, münacat osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte münacat hakkında bilgi. Arapça münacat ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada münacat anlamı
Yeni Türkçe Kamus - مناجات münacat ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..
münacat ~ مناجات güncel sözlüklerde anlamı:
MüNACAT ::: Allah'a yalvarmak. Duâ. Allah'tan necat için dua. * Yalvarmak için yazılan duâ veya manzume. * Sürurlaşmak, neşelenmek.Yazılı münâcâta bir misâl:(Ey Rabb-i Rahimim! Resul-i Ekreminin tâlimiyle ve Kur'an-ı Hakim'in dersiyle anladım ki: Başta Kur'an ve Resul-i Ekrem'in olarak, bütün mukaddes kitaplar ve peygamberler bu dünyada nümuneleri görülen celâli ve cemâli isimlerinin tecellileri, daha parlak bir surette ebed-ül âbâdda devam edeceğine ve bu fâni âlemde nümuneleri müşahede edilen ihsanatının daha şa'şaalı bir surette Dâr-ı Saadette istimrarına ve bekasına ve bu dünyada onları gören müştakların ebedde dahi refakatlarına ve beraber bulunmalarına bil'icma', bil'ittifak şehadet ve delâlet ve işaret ederler.Hem yüzer mu'cizat-ı bâhiresine ve âyât-ı katıasına istinaden, başta Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ve Kur'an-ı Hakim'in olarak, bütün ervah-ı neyyire ashabı olan enbiyalar ve kulub-u nuraniyye aktabı olan Evliyalar ve ukul-ü münevvere erbabı olan Asfiyalar, bütün suhuf ve kütüb-ü mukaddesede, Senin çok tekrar ile ettiğin vaadlerine ve tehditlerine istinaden ve Senin, kudret ve rahmet ve inayet ve hikmet ve celâl ve cemâlin gibi kudsî sıfatlarına ve şen'lerine ve izzet-i celâline ve Saltanat-ı Rububiyyetine itimaden ve keşfiyat ve müşahedat ve ilmelyakin itikadlariyle, Saadet-i Ebediyyeyi cin ve inse müjdeliyorlar. Ve ehl-i dalâlet için Cehennem bulunduğunu haber verip ilân ediyorlar ve iman edip şehadet ediyorlar...Ey Kadir-i Hakim! Ey Rahman-ı Rahim! Ey Sâdık-ul-Va'd-il-Kerim! Ey izzet ve azamet ve celal sahibi Kahhâr-ı Zülcelâl! Bu kadar sâdık dostlarını ve bu kadar vaadlerini ve bu kadar sıfât ve şuunatını tekzib edip, saltanat-ı rububiyyetinin kat'i mukteziyatını ve sevdiğin ve onlar dahi Seni tasdik ve itaatle kendilerini Sana sevdiren hadsiz makbul ibadının hadsiz dualarını ve dâvalarını reddederek, küfür ve isyan ile ve seni va'dinde tekzib etmekle Senin azamet-i kibriyana dokunan ve izzet-i celaline dokunduran ve uluhiyyetinin haysiyyetine ilişen ve şefkat-i rububiyyetini müteessir eden ehl-i dalalet ve ehl-i küfrü, haşrin inkârında tasdik etmekten yüzbin derece mukaddessin ve hadsiz derece münezzeh ve âlisin! Böyle nihayetsiz bir zulümden, bir çirkinlikten Senin nihayetsiz adaletini ve cemalini ve rahmetini takdis ediyorum! ş.)
münâcât ::: (a. i. necv'den) : 1) Allah'a duâ etme, yalvarma. 2) Allah'a duâ mevzu'lu manzume : Hak taâlâ azamet âleminin pâdşehî *lâme-kândır, olamaz devletinin tahtgehî. . gibi.
münâcât ::: dua, kurtuluş için Allaha yalvarma.
MüNaCaT ::: Kul, şehvetlerini (nefsinin isteklerini) benim tâatim üzerine tercîh ettiği vakit, ona vereceğim cezânın en hafifi, bana münâcât zevkinden onu mahrûm etmektir. (Hadîs-i kudsî-İhyâ)
Aklı başında olan, günü dörde bölmelidir. Birinde Rabbine münâcât etmeli, diğerinde nefsini hesâba çekmeli, öbüründe Allahü teâlânın sun'ı bedî' (yarattıklarının güzelliğini) ve azametini tefekkür etmeli (düşünmeli), diğerinde de yemesi ve içmesi ile uğraşmalıdır. (Hadîs-i şerîf-İhyâ)
Namaz kılmak, münâcât ve gizli yalvarıştır. Gaflet ile münâcât olmaz. (İmâm-ı Gazâlî)
"İlâhî! Herkesi sıkıntıdan kurtaran yalnız sensin. Bizi dünyâda ve âhirette sıkıntıda bırakma! Muhtâclara, her şeyi gönderen yalnız sensin! Dünyâda ve âhirette bize, hayırlı ve faydalı şeyleri gönder! Dünyâ ve âhirette, bizi kimseye muhtâc bırakma!" diye Allahü teâlâya münâcâtta bulunmalıdır. (Muhammed Rebhâmî)
Münacat :::
- Yakarış.
- Divan edebiyatında Tanrı'yı öven şiir türü veya şiirin bir bölümü.
münâcât ::: dua
münâcat ::: Tanrı’ya yakarma
münâcât ::: (a. i. necv'den) 1) Allah'a duâ etme, yalvarma. 2) Allah'a duâ mevzu'lu manzume : Hak taâlâ azamet âleminin pâdşehî *lâme-kândır, olamaz devletinin tahtgehî. . gibi.
MÜNACAT :::