Çağdaş Sözlük

nezr ~ نذر

Yeni Türkçe Kamus - nezr ~ نذر maddesi. Sayfa: 791 - Sira: 11

Yeni Türkçe Kamus, 1928 yılında hazırlanmış Raif Necdet Kestelli Sözlüğü; nezr maddesi. osmanlıcada nezr ne demek, nezr anlamı manası, nezr osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte nezr hakkında bilgi. Arapça nezr ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada nezr anlamı

Yeni Türkçe Kamus - نذر nezr ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..

nezr ~ نذر güncel sözlüklerde anlamı:

NEZR ::: Adak adamak. * Fık: Cenab-ı Hakka ta'zim için mübah bir fiilin yapılmasını deruhde etmek, öyle bir işin yapılmasını kendi nefsine vacib kılmaktır.

NEZR ::: Suâlde ısrar etmek. * Az miktar, azlık.

nezr ::: (a. i. c. : nüzûr) : adak, adama.

nüzür ::: (a. i. nezîr'in) : (bkz. : nüzerâ).

"); O ::: (a. ha.) : Osmanlı alfabesinde elif ve ayın harflerinin kalın zamme (ötre) (ilerinin sesini karşılar.

Ocak ::: (t. i.) : [kelime türkçe olmakla beraber Osmanlıca kelimelerle birleştirilerek terkipler meydana getirilmiştir : oeâg-ı mihmân-neviz : misafir ağırlıyan ocak (hanedan). Serâmedân-ı ocâg : ocağın ileri gelenleri. gibi]

okka ::: (o. i.) : (bkz. : ûkıyye).

Okyanus ::: (a. h. i.) : 1) (bkz : Bahr-i muhît). 2) Osean, fr. Ocean.

ordu ::: (t. i.) : [kelime türkçe olmakla beraber Osmanlıca kelimelerle birleştirilerek terkipler ve "birleşik kelimeler meydana getirilmiştir : Ordû-yi hümâyûn = pâdişâh ordusu. Ordû-gâh : ordunun konakladığı yer. gibi]

ordu-gâh ::: (t. f. b. i.) : ordunun konakladığı yer. (bkz. : muasker).

Osman ::: (a. h.) : Hz. Muhammed (Aleyhisselâm)'in dâmâdı, üçüncü halîfe. [Hz. Muhammed (Aleyhisselâm)'in : Ru-kıyye ve Zeyneb adında iki kızıyle evlendiği için "Osmân-ı Zi-n-nûreyn" lâkabiyle anılır]

Osmânî, Osmâniyye ::: (a. s. c. : Osmaniyân) : Osmanlı Devleti'ne mensup, Osman-lılar'a âit, Osman Oğullari'yle ilgili. Devlet-i Osmâniyye : Osmanlı Devleti. Kavâid-i Osmâniyye : Osmanlıca gramer.

osmaniyân ::: (a. s. osmânî'nin c.) : Osmanlılar, Osman Oğulları.

otâg ::: (t. i.) : [çok eskiden dilimize toharcadan geçtiği ileri sürülen bu kelime türkça kabul edilegelmiş ve Osmanlıca kelimelerle birleştirilerek terkipler yapılmıştır : otâg-ı hümâyûn : pâdişâh çadırı. gbii]

otağ-gerân ::: (t. f. b. i. c.) : otağ, çadır yapanlar.

otâga ::: (f. i.) : sorguç.

nezr ::: adak.

NEZR ::: Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki:

Nezirlerini yerine getirsinler. (Hac sûresi: 29)

Kim tâat (ibâdet) olan bir şeyi nezr ederse, onu yapsın. Günâh olan bir şeyi nezrederse onu yapmasın. (Hadîs-i şerîf-Buhârî)

Namaz, oruç, hacca gitmek ve başka ibâdetler nezr olunur. Nezr, ibâdettir. Nezrin yerine getirilmesini İslâmiyet emretmektedir. Getirilmezse günâh olur. (İbn-i Âbidîn)

Talakta (boşanmakta), nikâhta ve nezrde niyetsiz, düşünmeden söylemek ciddî istiyerek söylemek gibidir. Nezrin yerine getirilmesi vâcibtir. (İbn-i Âbidîn)

Fakir olsun, zengin olsun, nezr eden, nezr edilerek kesilen hayvanın etinden yiyemez. Zekât vermesi câiz olmayanlara yediremez. Yedirirse, yenilen etin kıymetini fakirlere sadaka olarak verir. (Alâüddîn-i Haskefî)

Hayvan kesmeği nezr ederken, kurban denirse, Kurban bayramında kesmesi lâzım olur. (İbn-i Âbidîn)

nezr ::: adak

nezr ::: ‬adak

nezr ::: (a. i. c. : nüzûr) adak, adama.

NEZR :::

Adak adamak. * Fık: Cenab-ı Hakka ta'zim için mübah bir fiilin yapılmasını deruhde etmek, öyle bir işin yapılmasını kendi nefsine vacib kılmaktır